Büyülü bir ada: SAKIZ ADASI...

Çeşmeye gelen herkesin merak ettiği bu Sakız Adası nerede ? Hemen Çeşme’nin batısında kalıyor. Hatta, adanın kuzey kısmı, Karaburun’dan da görülebiliyor. Sakız adası feribot fiyatlarının orta halli olmasından dolayı, bir çoğumuzun aklını çelen bir rota.

Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonrasında Çeşme limanından (Sakız Adası feribotları, Ulusoy limanından kalkıyor ve hemen yanında otoparkı bulunuyor.) ulaşabiliyorsunuz. Adaya ayak basmadan önce de, ayak bastıktan sonra da up uzun gümrük sıraları sizi bekliyor olacak. Üzgünüm ! Bu, özellikle haftasonu Sakız Adası kaçamağı yapacak olan herkes için geçerli. Çünkü, inanılmaz bir Türk akını var.

Limana gelir gelmez küçücük bir sınır kapıları var. Çok bakımlı olduğunu söyleyemem. Oldukça da yavaş işliyor. Aslında adada her şey yavaş işliyor. Bir kafeye gidiyorsunuz, sadece tek bir kişi, nereden baksanız 50 müşteriye yardımcı olmaya çalışıyor.

Sokaklar neyse de, sahiller oldukça temiz. İnsanlar güler yüzlü. Hatta bir çoğu Türkçe bile konuşabiliyor. Bu arada, adada her yer sakız ağacı. Hatta sakız üretiminden dolayı bir çok bitkisel ürün de üretiliyor.

Sakız Adası Chios (Chios island veya Chios adası ) olarak biliniyor. Sakız Adası adı(Sakız Adası Yunanca Hios ), adadaki sakız ağaçları. Bunu, adanın dört bir yanını gezerken zaten görüyorsunuz. Ağaçların altında bembeyaz tozlar kaplı. Bu toz , ağaçtan akan sakızın (Sakızın adı mastik olarak biliniyor.), toprakta kirlenmemesi ve bu toza yapışıp kalması için kullanılıyor.

Sakız Adası hakkında biraz da bilgileri listeleyelim: 50.000’den fazla kişinin yaşadığı adada, üniversiteden tutun da, havalimanına kadar var. Yani o kadar büyük bir ada. Yunan adalarından hem Santorini hem de Mikonos adalarını görmüş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki :

O adalardan katbekat daha büyük burası. Sakız Adasının tarihi ise : Yunanistan Sakız Adası hakimiyetini, yaklaşık 350 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldıktan sonra, 1913 yılında Londra Konferansı ve Antlaşması ile ele geçirmiş.Ah şu antlaşmalar ! Hani hep sahilde oturup “Yahu yüzerek bile geçebileceğimiz adaları, nasıl kaybedilir ?” diye isyan ediyoruz ya ! İşte hepsi bu antlaşma yüzünden…